İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Vakfı

Tepeden tırnağa silahlanma ya da Soğuk Savaş’tan bu yana en sıcak yıl

Saxavat Mammadov
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının dünyada büyük bir savaş tehdidini artırdığı belirtiliyor. Gerçekler, dünyanın bir bahaneye ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Yıllardır hareketlilik beklenen çatışma bölgeleri hakkında konuşuluyor. Bunlar arasında Güney Kafkasya, Doğu Avrupa, Ortadoğu, Hindistan-Pakistan ve Çin-Tayvan yer alıyor. Mevcut duruma bakıldığında, potansiyel çatışma noktalarının tamamı ya harekete geçmiş durumda ya da harekete geçmek için bahane bekliyor.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, küresel askeri harcamalar 2024 yılında 2,718 trilyon dolara ulaşarak 2023’e kıyasla yüzde 9,4 arttı. Bu, Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük yıllık artış.

Geçen yıl en fazla harcama yapan beş ülke ABD, Çin, Rusya, Almanya ve Hindistan oldu.

Bu arada Almanya’nın yanı sıra aktif çatışmaların başlıca aktörleri arasında yer alan dört ülkeyi daha listede görüyoruz. Yakın gelecekte kilit isimlerden birinin Almanya olacağı şüphesiz. Yeni Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in “Almanya’nın Avrupa ve dünyada bir kez daha sorumluluk alacağı” yönündeki düşüncesi oldukça iddialı. İki dünya savaşı yaşayan Almanya, bu gücü yeniden ele geçirebilecek potansiyele sahip. Almanya’nın askeri harcamalarını yüzde 28 artırarak 88,5 milyar dolara çıkardığını da belirtmeliyim.

Avrupa’da askeri harcamaların, Ukrayna’daki savaş ve olası daha geniş çaplı bir çatışma endişesi ve AB’nin savunma ve caydırıcılık güçlerini kuvvetlendirme çabaları nedeniyle 2024 yılında yüzde 17 artarak 693 milyar dolara çıkması bekleniyor.

Rusya’nın askeri harcamaları 2023’e göre yüzde 38 artarak 149 milyar dolara çıkarken, Ukrayna’nın harcamaları yüzde 2,9 artarak 64,7 milyar dolara çıktı.

Rusya’nın Ukrayna’daki savaşa paralel olarak daha büyük bir savaşa hazırlandığı iddiası gerçeği yansıtıyor. Orduda yapılan reformlar, Batılı ülkelerin yayınladığı istihbarat bilgileriyle birleşince, Rusya’nın Ukrayna’da savaşla işi bitirmeyeceği izlenimi doğuyor. Sahadaki gerçekler, Ukrayna’nın topraklarını geri alacak güce ve potansiyele sahip olmadığını gösteriyor. Zelenski’nin aksine Ukrayna’daki pek çok lider toprak kaybetme teklifini kabullendi. En azından yaptıkları açıklamalar bunu söylemeye yetiyor. Rusya, savaşı mevcut sınırları içerisinde durdurmayı düşünmüyor. Bunun sebebi Rusların da Ukrayna’nın yüzde 20-30’unu ele geçirmeleri halinde yüzde 70-80’ini kaybedeceklerini bilmeleridir. İşte bu nedenle Rusya çeşitli bahanelerle savaşı uzatmak istiyor ve bunu da başarıyor.

ABD, NATO’nun toplam savunma harcamalarının yüzde 66’sını, küresel harcamaların ise yüzde 37’sini (997 milyar dolar) karşılayarak dünyanın en fazla savunma harcaması yapan ülkesi olmaya devam ediyor.

Dünyanın en fazla askeri harcama yapan ikinci ülkesi Çin, savunma bütçesini yüzde 7 artırarak 314 milyar dolara çıkardı ve 30 yıldır istikrarlı büyümesini sürdürdü. Çin, sadece Tayvan yüzünden değil, aynı zamanda olası büyük bir savaş nedeniyle de askeri harcamalarını artırıyor. Çin’in Tayvan dışında Hindistan gibi ekonomik rakipleri ve toprak sorunları da var. Ayrıca ABD’nin öncelikli hedefinin Çin olduğu düşünüldüğünde, Pasifik ve Hint Okyanusu havzalarında büyük bir çatışma yaşanma potansiyeli her zaman mevcut.

Hindistan askeri harcamalarını yüzde 1,6 artırarak 86 milyar dolara çıkardı. Hindistan’ın büyüyen ekonomik gücü ve insan kaynakları, Delhi’yi tehlikeli bir devlet haline getiriyor. Şu anda Pakistan ile Hindistan arasındaki gerginlik zirveye ulaşmış durumda. Her iki taraf da savaşın kaçınılmaz olduğuna dair açıklamalar yapıyor. Pakistan Savunma Bakanı, önümüzdeki günlerde savaş çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu dile getirdi. Hindistan ve Pakistan’ın askeri gücünü karşılaştırdığımızda Hindistan’ın daha güçlü olduğunu söyleyebiliriz. İster havada, ister denizde, ister karada olsun, Hint ordusu üstün kabul ediliyor. Her iki ülkenin de nükleer silahlara sahip olması, uluslararası örgütlerin iki ülkeyi savaştan caydırmak için adımlar atacağını düşündürüyor. Ancak sahada yaşananlar her iki devletin de savaşa hazırlandığını gösteriyor. Taraflar sınıra askeri teçhizat ve personel yığıyor. Pakistanlı gazeteci meslektaşlarımdan aldığım bilgiye göre, her iki taraf da sınır boyunca yerel halktan öz savunma grupları oluşturuyor ve askeri tatbikatlar düzenliyor. Bu arada Çin’in Pakistan’a önemli miktarda askeri yardım sağladığı yönünde iddialar da var. Çin’in bu tavrı anlaşılabilir. Çünkü başlıca rakiplerinden birinin ciddi bir savaşa girmesi ve zayıflaması arzu edilir bir durumdur.

Küresel askeri harcamaların arttığı bir ortamda, henüz barış anlaşması imzalayamayan Azerbaycan ve Ermenistan da askeri harcamalarını rekor seviyelere çıkardı. Her iki devlet de bulundukları bölgenin ve Güney Kafkasya’nın potansiyel bir çatışma merkezi olduğunun bilincindedir. Dolayısıyla savaş ihtimali bu bölgeden çok da uzak değil. Güney Kafkasya, sadece toprak anlaşmazlıkları nedeniyle değil, gelecekte de içme suyu kaynakları nedeniyle potansiyel bir çatışma merkezi olmaya devam edecektir.

Exit mobile version